Ben Ne Çok Yaşamışım Meğer
Zamanda bir yolculuğa çıktım bugün. Anılarıma doğru.. Gel dedi annem ve açtı kapıyı; seni bekleyen ne zamandır seni özlemiş zamanlar var içerde. Anıların toparlanmak istiyor. Ve ben mi anılarımı toparladım yoksa anılarımın için de mi dağıldım varın siz karar verin.
Resimler, yazılar, mektuplar. Üzerine 2 satır karalanmış ama koca bir dünya; bir genç kızın hayallerini taşıyan minicik minicik kağıtlar.. Sinema biletleri, konser biletleri,peçeteler.. ama hepsinin kenarında mutlaka birkaç yaşanmışlık.. Çok şeyi anlatan 2 kelime
Önce bir not karşıladı beni ilk gençlik yıllama ait 24 Mayıs 1994 tarihli.. Kocaman bir buket çiçekle kapımdaymış.. İlk o almış 🙂 Hep özel kalan..
Sonra bir fotoğraf, lise mezuniyetine ait. Hiç silik değil cap canlı.. Bembeyaz bir çerçeve içinde ışıl ışıl 2 yüz, ileriye bakan, ümitleri ceplerinde sevgileri yürekte.. Beraber atan yüreklerinde.. Aşıklar tabiki 🙂 Lütfen , lise diyorum, mezuniyet diyorum, ilk heyecanlar diyorum, diyorum.. ve derken öyle gülümsüyorum ki gerçekten ağzım kulaklarımda. Siliyorum çerçeveyi ve kızım için saklıyorum. Birgün annesinin hatıralarına dokunabilsin diye. O da, yıllar sonra bile dokunduğunda taptazeymiş gibi anılar yaşayabilsin diye.
Değer yargıları yüksek, yaşarken yaşadıklarına ve sonra anılarına sahip çıkan yürekli bir kız olsun diye.
Ve bir gazete küpürü ” Salih Dede lisesi’nin Sanat Gecesi” yazıyor üstünde tiyatro grubumuzdan arkadaşlarımla fotoğrafım biraz sararmış ama altında bir kağıt var ki
Sevgili Mühibbe Öğretmenimin bizler için yapmış olduğu nefis bir kart
Biraz daha ilerlere 2000 yılına gidince bir mektup.Benim tarafımdan yazılmış bir doğum günü kutlaması. Bunun ayı günü yok 2000 yılı.. Ben de ne işimi var ? Babacığım der ki “Yazdığın tüm mektupların bir örneğini mutlaka kendine al” Söz dinlerim ben iyi ki de dinlemişim.
…………………….
Bu gece senin için yazıyorum, uzun zamandan sonra tekrar
Ve öyle acemiyim ki bu gece sanki yıllardır yazan İsmet ben değilim. Kelimeler ve anılar dans ediyor beynimde ve hiçbiririnin ritmi bir diğerini tutmuyor. Bense karar veremiyorum nereden ve nasıl başlayacağıma söze..
Diyorum ya çok acemiyim bu gece..
Yarın senin doğum günün. Sabah yeni bir gün başlarken sen yaşamının 24. yılına açacaksın gözlerini HADİ YENİ DOĞAN GÜNE GÜLÜMSE..
Zaman; hani o yaratıp da esiri olduğumuz kavram nasıl da hızlı akıyor, oysa.. daha geçen yıl hatırlıyor musun ?? (Hiç aklımdan çıkmıyor ki demiştin bir kez) Neyse boşver. İnsan biran durup düşünüyor sanki hiçbir şey yaşamamışım gibi diyor ama tarihler, belgeler, anılar var ortada hepsi yaşanmış ve yitip giden zamanın hiç farkına varmamışız. Zaman ne kadar hızlıysa biz o kadar yavaşız, yaşanan şeyler hep aynı diyoruz. Aynı saatte uyanmalari aynı saatlerde yenen yemekler ev ve iş arasında koşuşturmalar ve cümleyi şöyle bitiriyoruz “hayat çok zor” Hayır, hayır zor değil, zorlaştıran bizleriz ve kaybolan sevgi değerlerimiz.
Sen de zorsun……Belki yalnız benim için ama zorsun işte
Zor , ulaşılmaz ve çok özel
Ulaşılmazlığın hep bir yanını gizli tutmandan kaynaklanıyor
“Kendinden yanadır ya hep yürek
Feda edip aşkı korur ya kendini” senin ki de böyle birşey galiba ve ben hayranım bu haline. Hayranım çünkü asla böyle olamam. Ben bütün yüreğimi, büyün sevgimi, bütün acılarımı, umutlarımı, umutsuzluklarımı koyarım ortaya. Herşey apaçıktır su gibi duru.. Bana böyle olmam öğretildi. Ne kadar acı çeksen de sakın çektirme dediler. Hangi durumda olursan ol konuşmaktan ve tartışmaktan sakın kaçma, seviyorsan bas bas bağır bütün dünyaya sevdiğini ,sevmiyorsan açıkla neden sevmediğini ama sakın bunu yaparken kırıcı olma, ağla hıçkıra hıçkıra, mutluysan dans et doyasıya, haksızsan sus, haklıysan kaybedecek bile olsan savaş bazı değerler için savaşmak bile kazanmak kadar değerlidir. Ve bunları yaparken asla saygısız ve başkalarının özgürlüğünü kısıtlayan biri olma. “Öz” deki ismet1i sakın kaybetme şu koskoca dünyada tek gerçek sensin. Annem ve babam hep böyle söylediler bana. Böyle olunca da ister itemez acı çekiyor insan.
Ve birçok ilki seninle yaşadığımdan sen benim için çok özelsin.
Bunu hep böyle bil ve böyle hatırla. Seninle genç olduğumu hissettim, işimden daha değerli birşeyler olduğunu, sevginin insana neler yaptırabildiğini.. Önceleri yalnız olmayı seven ismet şimdi yalnızlıktan korkar oldu ama çok şey öğrendi. En başta kırıla kırıla kırılmamayı!!
Ben sadece kocaman ve sevgi dolu bir dünya yaratmak istemiştim.
Evet.. şafak sökmek üzere dünya kendini yeni bir güne hazırlıyor. Sen şu an uyuyorsun.
Doğum günün kutlu olsun canımcığım. Seni tanıdığım ve seninle yaşadığım hiçbirşey için asla pişman olmadım. Aksine adı bile olmayan, sevgi sözcüğünü çok az kullandığın bu ilişkiden çok şey öğrendim.
Biriciğim ;
Yüzündeki şafak rengi hiç solmasın
Hayatın darbeleri altında solup,sararmasın
Kızıl dudaklarındaki o gizli tebessüm daima dursun
Onu hıçkırıklarla bozma
Ve.. gözlerin daima geleceğe bakın,
Onları yaşlarla doldurma
Nice sağlıklı, başarılı, mutlu , sevgi dolu yaşlar dilerim İYİ Kİ DOĞDUN..
İsmet..
Her canlı ölümü tadacak ama her ölen yaşamış olmayacak! Bakıyorum da ben gerçekten yaşamışım. Bugün girdiğim o kapıdan bir dolu anıyla çıktım. Son kez.. İlk genlik yıllarımın odası artık boşalıyor ve anneciğim başka şehre gidiyor. Evlenirken kilitleyip çıktığım kapıyı bu kez ardına kadar açık bırakarak çıktım. Anılarım kucağımda
Ne çok anı toplamışım , ben ne çok yaşamışım 🙂
8 Comments
Arkadaşım,
Çok güzel yazmışsın, duygu dolu..
Bence sen yazmalısın.
İnanılmaz duygulandım.Çok güzel olmuş yazın.Ellerine,yüreğine sağlık canım…
İsmet, hep cok mutlu ol, edebildiginden de fazla!
Ne güzel yazmışsın, soluksuz okudum. Harika bir yazım tarzın var, roman yazmayı düşün bence 🙂
Koskoca gazetelerin bazı köşe yazılarını okuyunca diyorum ”bunu da buraya koymuşlar ya yazı diye… ” Gelsinler de senin yazdıklarını görsünler. Kesinlikle harcanmışsın bunca zaman.
Çok güzel çok hos duygu yüklü bir metin.. Benı bıle aldı götürdü, 90 lara.. sen çok yaşa, canım arkadaşım!..
Okumaya başlayınca, aklımdan çok şey geçti. Yolculuk yaptım seninle kendi zamanıma. Gülümsedim, üzüldüm, kırıldım ama mutlu oldum sonunda. Başka türlüde anlatılmazdı diye düşündüm. Gönlüne,kalemine sağlık…Harika bir yazı. Biriktire bileceğin güzel anılar,notlar,biletler,çiçekler,gülümsemeler, diliyorum sana..Bizde sonra okuyalım diye.
Hani derler ya hisler anlatılmaz yaşanır diye..Sen bu yazınla bu tezi öyle bir çürütüyorsun ki.
hatıralar ve yaşanmışlıkların hatırlandıkça asla geride bırakılmadığının en guzel kanıtı bu yazı..insan çok şey ögreniyor bu yazıdan..Yüreğine sağlık..