Ajvar Sos – Kış Hazırlıkları
Aslında ben bu nefis sosla tanışalı yıllar yıllar oldu. Bulgaristan gelme bir ablamızın annesi yapardı. Birer kavanoz bize getirirdi. Bir taraftan bitmesin diye gözünün içine bakarken diğer taraftan bir dilim daha son b.ir dilim daha son derdik. Yapılışının çok zor olduğundan bahsettikleri için de hiç denemeye kalkmamıştım. Bu yıl deneyeceğim dedim az da olsa yapacağım. Az da olmadı ya!!
Eskiden sadece kahvaltıda tüketirdik. Ama sanırım makarnaya ve ete nefis bir sos balık sofrasına ise harika bir meze olacak.
Malzemeler ;
- 2 kg. topan patlıcan
- 1 kg. kırmızı biber
- 1 kg domates
- 2 orta boy soğan
- 1 baş sarımsak
- 1 çay bardağı sirke
- 1 çay bardağı zeytinyağı
- 1 yemek kaşığı turşuluk tuz
- dilerseniz karabiber, pul biber
Yapılışı ;
- Patlıcan, domates, kırmızı biber, soğan ve sarımsağı közleyin.
- Kabuklarını soyup yüksekçe bir tencereye alın. ocağın altını açın. Tüm malzemeyi karıştırın. Bir taraftan kaynarken bir taraftan da blender ile çekin. Tamamı homojen hale gelince tuz, sirke, yağ ve dilerseniz baharatları ekleyin ve karıştırarak kaynatın. Bu sosun yapılışındaki en zor kısım çok sıçrayan bir sos olması o yüzden olabildiğinde yüksek bir tencerede kaynatın ve üzerinize sıçramamasına dikkat edin.
- Sıcak sıcakken kavanozlara doldurun kapaklarını sıkıca kapatıp domatesli biber sos da olduğu gibi sofra bezinin üzerine ters çevirin. tüm kavanozlar ile aynı işlemi yaptıktan sonra yine yoğurt mayalar gibi sofra bezinin kenarlarını kavanozların üzerine kapatın. 1 gece böyle beklettikten sonra ajvar sosu konserveleriniz hazır.
- Kavanozları açtıktan sonra 1 hafta içinde tüketene dek üzerine zeytinyağı dökerek buzdolabında saklayın.
Domatesli Biber Sosu – Kış Hazırlıkları
Malumunuz artık anneciğim benden 450 km ötede bir şehirde. Her yıl beraberce yaptığımız bu hazırlıklar başa düştü. Biberi çuvallarla alır salçasını yapardık beraberce. Tek başıma salça yapasım gelmedi. Hadi dedim değişik bir şeyler deneyeyim. Domates ve kırmızı biberle hazırlanmış konserve şeklinde bir sos yaptım. Lezzeti pek güzel oldu.
Malzemeler ;
- 3 kg. domates
- 3 kg kırmızı biber
- 3 tatlı kaşığı turşuluk tuz.
Yapılışı ;
- Domatesleri güzelce yıkayın ve halka halka doğrayın
- Kırmızı biberleri yıkayıp, çekirdeklerini temizleyip domateslerin üstüne doğrayın. (Domatesler altta olsun ki biberler tencereye yapışmasın.) Yumuşayana kadar pişirin ve kabukları ile birlikte rondodan geçirin. En ince kabuğu bile kalmayacaktır. Tuzu ilave edip kaynatın.
- Kaynakken kavanozlara doldurun kavanozların ağzını sıkıca kapatıp bir sofra bezinin üzerinde ters çevirin. Tüm kavanozlar ile bu işlemi tamamladıktan sonra sofra bezinin kalan kısmıyla yoğurt mayalar gibi sıkı sıkı üzerlerini örtün. Ertesi sabah kadar böyle bekletin.
Kışın da Afiyetle tüketin.
Taze Fasulye Turşusu
Hep ağustos böceği olunmaz tabiki birazda karınca olmak gerek kışa hazırlanmak için. Bu yaz anne kız pek bir gezdik yine hemen hemen her hafa sonu ya Karaburun’da yazlıktaydık ya da Çeşme ‘de. Hafta içi de evde durmadık akşamları eğer yalnızsak Forum Bornova’da alışveriş yaptık ya da İnciraltı, Sahil Evleri, Alsancak gezdik de gezdik.
Son iki hafta sonudur düğünler nedeniyle evdeyiz. Ve bu zamanı iyi değerlendirip kış hazırlıklarına başladım. İlk önce taze fasulye turşusu ve bamya turşusu yaptım. Tabi her ikisinden deepfrezee de kaldırdım.
Malzemeler ;
- 1 kg. taze fasulye
- 1 lt su
- 1 çay bardağı üzüm sirkesi
- bir baş sarımsak
- 2 çorba kaşığı turşuluk tuz
- 1 tatlı kaşığı limon tuzu
Yapılışı ;
- Taze fasulyeleri hiç kesmeden bütün bırakarak temizleleyip yıkayalım.
- 2 lt suyu kaynatıp tencereye alalım ve kaynamakta iken taze fasulyeleri içinde atalım sadece 2 – 3 dk. rengi hafif değişene kadar kaynar suda tutalım. Kezvgir ile alıp buzlu suya atalım. Ve fasulyeleri şoklayalım.
- Suyunu süzüp 2 lt lik kaba sıkıca yerleştirelim. Sarımsakları kabın en altına ve aralara koyalım.
- 1 lt lik şişeye su koyalım üzerine sirkeyi ilave edelim ve elimizin üstünden dökerek büyükçe bir kaba boşaltalım. İçine limon tuzu ve tuzu ilave edip karıştıralım ve taze fasulyelerin üzerine dökelim.
- Kabın ağzına temiz bir naylon poşet geçirip ağzını sıkıca kapatalım ve güneş almayan bir yere yerleştirelim. 10 gün sonra turşumuz hazır olacaktır.
- Turşumuz olduktan sonra da taze fasulye turşusu kavurması yapacağız.
Afiyetler Olsun..
Beze
Yumurtanın yüz akı!!! Polonya kekinden sonra bu nefis lezzeti yapmadan olmazdı hele ki sevgili Özlem tarifi paylaşınca.
Polonya kekinin bir katı köpük köpük olup bezeye benzeyince minik kızımın çok sevdiği ve bolca tükettiğimiz bezeleri evde yapma fikri takıldı aklıma ve tam o günlerde Mutfaktayım blogunun sahibesi sevgili Özlem bu tarifi paylaşınca dedim körün istediği bir göz Rabbim verdi iki göz. Özlemde birçok kez denemiş ve aynı hazırı gibi olan bu tarifi bulmuş sonunda. Ben de hiç vakit kaybetmeden denedim. Gerçekten de nefis.
- 3 yumurta akı
- 5 çay bardağı pudra şekeri
- Bir tutam tuz
- Yumurta akını, şekeri ve tuzu tencereye alıp çok az ateşte ısıtarak mikserde çırpalım. Çırparken bir taraftan ocağın altı kısık ateşte olsun. Yumurta akı kendini toplamaya başlayacak yaklaşık 8-10 dk kadar bu şekilde çırptıktan sonra ocağın altını kapatım yaklaşık 10-15 dk kadar da altı kapalı bir biçimde mikser de çırpmaya devam edelim. Taaaa ki yumurta aklarının mikserin çırpma telinden düşmeyecek hal alana kadar bu işleme devam edelim. Kıvama gelince yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye sıkma torbası veya pasta süsleme araçlarıyla sıkıp 100 derece de çok ağır pişirelim. Bezelerimiz sertleştikten sonra fırını kapatıp bezeleri fırından çıkarıp soğumaya bırakalım. Üzeri beyaz kalmalı pembeleşmeden fırından alalım.
Yumurtaya çok duyarlı bir arkadaşıma test ettirdim ve emin olarak söylüyorum ki bu bezenin en önemli özelliği kesinlikle yumurta kokusu almıyorsunuz.
Polonya Keki
Köpük köpük ve nefis bir kek. Eğer içindeki malzemeleri değiştirerek yapılan kekler yapmaktan sıkıldıysanız ve farklı lezzetler arıyorsanız kesinlikle denenmesi gereken bir tarif.
Malzemeler ;
- 5 yumurta
- 50 gr. pudra şekeri
- 1 paket vanilya
- 1 paket kabartma tozu
- 250 gr. tereyağı (oda sıcaklığında)
- 3 su bardağı un
- 1 yemek kaşığı kakao
- 1 su bardağı toz şeker
- 2 yemek kaşığı buğday nişastası
- 2 yemek kaşığı marmelat
Yapılışı ;
- Yumurtaların akları ile sarılarını ayırın. Yumurta sarıları ile pudra şekerini çırpın. Tereyağı ekleyip çırpmaya devam edin. Un , kabartma tozu ve vanilyayı ekleyip yoğurun. Hamuru 3 eşit parçaya bölün. bir parçasına kakao ekleyip yoğurun. Bir parçayı yağlanıp unlanmış kek kalıbına yayın. Kalan hamurları dondurucuda 30- 40 dk bekletin.
- Kalıba yaydığınız sade hamurun üzerine marmelatı sürün. Kakaolu hamuru buzluktan alıp üzerine rendeleyin.
- Diğer tarafta ayırdığınız yumurta aklarını bir tutam tuz ile köpürünceye kadar çırpın. Toz şekeri azar azar ilave edip çırpmaya devam edin. En son nişastayı ekleyin 5 dk. daha çırpın ve köpük köpük olan karışımı kakaolu hamurun üzerine yayın.
- Ayırmış olduğunuz son parça hamuru da köpüklü karışımın üzerine rendeleyin 150 dereceye ayarlanmış fırında 40 dk. pişirin.
Vazgeçilmez Lezzet Çorba
Kim acıktığı zaman dumanı üzerinde tüten bir tas çorbaya hayır diyebilir ki? Üşüyünce, geniş sofralarda buluşunca, hafif bir şeyler yemek isteyince, hastalanınca yardımımıza koşan çorba, Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri. Üstelik, hafif ve doyurucu yapısı sayesinde üç öğünde de zengin çeşitleriyle sofralarda yerini alıyor.
Çorba kelimesinin kökeninin ise Farsça “tuzlu haşlama” anlamında kullanılan “shorba”dan geldiğini biliyor muydunuz?
İyi beslenme anlamına gelen Sû ve Pô kelimelerinden türeyen çorba kelimesinin kökeni Sanskritçe’ye kadar dayanıyor.
Çorba: 10 bin yıldır tüketilen bir besin!
Yaklaşık 10 bin yıl öncesinde bile çorba hazırlandığını ve içildiğini gösteren kayıtlar mevcut. Et ve sebzeyle birlikte pişirildiğinde, malzemelerinin sahip olduğu besin değerlerinin bütünlüğünü taşıyan çorba, o tarihlerden günümüze kadar sofraların en değerli besinlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Türk Mutfağı’nın da yıldızı
Dünyanın sayılı mutfaklarından birine sahip Türkiye ise çok zengin bir çorba kültürüne sahip… Mutfaklardaki altın standardın temsilcisi ev yapımı çorbaların yanında, klasik ve yöresel pek çok çeşidiyle hazır çorbalar tüketicilere mutfakta saatler harcatmadan, ailelerinin seveceği lezzetli ve değişik tarifler sunuyor.
Hazır çorbalar, her geçen gün tüketicilerden gelen talepler doğrultusunda geliştirilirken, geniş ürün yelpazesiyle tüketicilerin hijyenik koşullarda taze ve kaliteli malzemeler kullanılarak hazırlanan birbirinden farklı lezzetleri güvenle tüketmelerini sağlıyor.
Tarhanaya Dünyanın İlk Hazır Çorbası demek mübalağa sayılmaz…
Çorbayı oluşturan malzemelerin başında gelen yoğurdun çorba kültürüne kattığı en büyük eser, kuşkusuz tarhanadır. Bir zamanlar göçebe atalarımızın hazır yemeği olan tarhana, hala her zaman ve her yerde çabucak lezzetli bir yiyeceğe dönüşebilecek, taşınması ve saklanması en kolay ve muhteşem üründür.
Tıpkı tarhana gibi, hazır çorbalar da mevsiminde toplanan ve özenle seçilen sebze ve baharatların yüzyıllardır uygulanan, tamamıyla doğal bir koruma yöntemi olan kurutma işlemine tabi tutulması ve harmanlanmasıyla üretiliyor.
Yazın da çorba içilir
Çorba denilince çoğumuzun aklına dumanı tüten sıcacık bir tabak gelse de, Anadolu ve Türk mutfak kültüründe soğuk çorbaların da ayrı bir yeri vardır. Özellikle soğuk ayran kullanılarak
yapılan çorbalar, serinletici özellikleriyle yaz günlerinin hafif ama keyifli yiyeceklerine dönüşüyor. Bu tür çorbaların en başında Sivas’ta yapılan bulgurlu pazılı soğuk çorba ile buğday ve ayranla yapılan soğuk çorba yani ayran aşı çorbası geliyor. Sivas’ta pazı katılan soğuk çorbanın diğer bölgelerdeki yöresel çeşitlerine sarımsak ve nane gibi baharatlar eşlik ederken, kimi bölgelerde ise salatalık gibi yaz sebzeleri eklenebiliyor.
Siz de bir çorba severseniz lezzet dolu çorba dünyasını keşfetmek için www.bencorbaseverim.com adresini ziyaret edin…
Bir bumads advertorial içeriğidir.
Ramazan Ayı’nda Bir Çocuğumuzu da SEN Güldürmek İster misin?
LÖSEV, Türkiye genelinde yaklaşık olarak 11.500 lösemili aileye mutluluk kolileri dağıtıyor.
Vakıf, zorlu tedavi sürecinden geçen lösemili ve kanserli çocukların moral kazanmaları için Türkiye’nin dört bir yanında Ramazan’da iftar yemekleri de düzenleyerek yüzlerce aileye ulaşıyor. Eğer sen de bir koli mutluluk armağan etmek istersen farklı paketlerdeki yardım seçeneklerinden en uygununu seçip bu kutsal ayda desteğini gösterebilirsin.
Detaylı bilgi için www.losev.org.tr sitesi veya www.facebook.com/losev0660 Lösev Facebook sayfasını ziyaret edebilirsin. Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile paylaşımlarınla destekleyebilirsin.
Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.
Fincanda Kek
Bir fincan kek alır mıydınız ?
Sufle tadında, browni kıvamında nefis bir kek.
Daha ilk kaşıkta mmmmmm dedirten bir lezzet. Sonraki kaşıkları sayamıyorsunuz bile. Ve bunun için bir fırına da ihtiyacınız yok. Pişirmek için ihtiyacınız olan şey bir miktar su ve büyükçe bir tencere. Aslında adı fincanda kekin yanı sıra tencere keki. Tarif sevgili kuzenim Tarifsiz Mutfak ‘ a ait.
Malzemeler;
- 2 yumurta
- 1 su bardağı şeker
- 1 su bardağı sıvıyağ
- 1 su bardağı yoğurt
- 1,5 yemek kaşığı kakao
- 1 paket Dr Oetker vanilya
- 1 paketten biraz az Dr Oetker kabartma tozu
- 1 su bardağından biraz az un
(Malzemeleri ölçerken su bardağını 200 ml’ lik olanlardan kullanalım.)
- Yumurta ve şekeri mikserle iyice köpürene kadar çırpalım.
- Un ve kabartma tozu hariç diğer malzemeleri ekleyerek çırpmaya devam edelim.
- Un ve kabartma tozunu da ekleyip iyice yağlanmış fincanlarımızın (porselen fincan da kullanabilirsiniz) yarısına kadar kek malzemesinden dolduralım.
- Tencerede kaynamakta olan suyun içerisine koyalım.(Tenceredeki su fincanların yarısına kadar gelmelidir)
- Tencerenin kapağını kapatıp orta ateşte 30-35 dk pişirelim. İlk 15 dk tencerenin kapağını açmayalım.
- Piştikten sonra yağlı kağıt serilmiş tepsiye fincanları ters çevirelim.Kolay çıkacaktır.
